Sosyal Medya

Makale

İran’ın Büyük Şeytanla Dansı

2006 yılından beri süren, Ä°ran’la BirleÅŸmiÅŸ Milletler Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi ve Almanya (P5+1 ülkeleri) arasındaki nükleer müzakerelerde, 14 Temmuz günü taraflar anlaÅŸarak masadan kalktı.

AnlaÅŸma, uluslararası ekonomik yaptırımların kaldırılması karşılığında, Ä°ran'ın nükleer faaliyetlerini sınırlandırılmasını öngörüyor.

AnlaÅŸmanın detayları ÅŸöyle:

Ä°ran nükleer tesislerinin kontrol edilmesini kabul etti. BM müfettiÅŸleri askeri alanları kontrol edebilecek ancak Ä°ran'ın da giriÅŸ izni taleplerine itiraz hakkı bulunacak.

Ä°ran medyasında yer alan haberlere göre petrol, doÄŸal gaz, finans, havacılık ve deniz taşımacılığı alanlarında yıllardır süren yaptırımlar kalkacak, Ä°ran yurtdışındaki milyarlarca dolarlık varlığına yeniden ulaÅŸabilecek.

Ancak BM silah ambargosu beÅŸ yıl, füze yaptırımı ise sekiz yıl daha yürürlükte kalacak.

EÄŸer Ä°ran anlaÅŸmayı ihlal ederse yaptırımlar 65 gün içinde tekrar baÅŸlayacak.

Taraflar masadan el sıkışarak ayrılsalar da ABD için bu anlaÅŸma daha resmi bir hüviyet kazanmadı. ABD yasaları gereÄŸi, uluslar arası anlaÅŸmalar ABD Kongresinin onayından sonra hayata geçirilebiliyor.

AnlaÅŸma 20 Temmuzda Kongrenin onayına havale edildi; 60 gün içinde bir karar vermesi gerekiyor.

ABD Kongresinde (Temsilciler Meclisi + Senato) Yahudi Lobisinin etkili olduÄŸu ve Ä°srail’in bu anlaÅŸmaya ÅŸiddetle karşı çıktığı düÅŸünülürse bu antlaÅŸmanın geçmesinin bir hayli zor olacağını öngörebiliriz. Nitekim Yahudilerin etkin olduÄŸu Cumhuriyetçiler bu anlaÅŸmaya karşı olduklarını açıkladılar bile.

BaÅŸkan Obama, anlaÅŸmayı önlemeye yönelik her giriÅŸimi veto edeceÄŸini söyledi. Fakat 435 üyeli Temsilciler Meclisi'nin ve 100 üyeli Senato'nun üçte ikisinin kararı halinde Obama’nın vetosu aşılabiliyor.

Ayrıca, Kongre 2 yıl önce ek bütçeyi onaylamayarak nasıl ki Obama’yı birçok politikasından çark ettirdiyse (isterse) muhtemelen önümüzdeki Kasım ayında yine aynı yolu izleyerek Obama’yı bu anlaÅŸmadan vazgeçirtebilir.

Obama, Ä°ran'ın nükleer malzemelerinin yüzde 98'ini yok edeceÄŸini ve Ä°ran reaktörlerinin uranyum zenginleÅŸtiremeyecek hale getirileceÄŸini söyleyerek muhalif seslere karşı kendini savunmaya çalışıyor.

ABD cephesinde durum böyle; Ä°ran cephesine gelirsek:

CumhurbaÅŸkanı Ruhani anlaÅŸmanın ardından attığı twitte “Amaçlarımıza ulaÅŸtık” diyerek bunu Ä°ran’ın zaferi olarak duyurdu.

Tahran sokaklarında yüz binlerce insanın sevinçle sokaklara dökülüÅŸüne baktığımızda halk nezdinde de büyük bir zafer algısı oluÅŸtuÄŸunu görebiliyoruz.

Ä°ran meclisindeki “Büyük Åžeytan Amerika ile aynı masaya nasıl oturursunuz…” minvalindeki cılız itirazları saymazsak tüm Ä°ran bu anlaÅŸmanın arkasında.

Nasıl ki bizim insanımızda AB’ye girdiÄŸimizde Türkiye’ye büyük bir refah ve özgürlük geleceÄŸi algısı varsa Ä°ran halkında da bu anlaÅŸmayla aynı ÅŸeylere ulaÅŸabileceÄŸi algısı var.

Ä°srail ve Körfez Arap Åžeyhleri, Ä°ranla yapılan bu anlaÅŸmadan büyük bir tedirginlik duyuyorlar. Bu tedirginlik anlaÅŸmanın galibinin Ä°ran olduÄŸunun gösteriyor.

Nitekim ünlü gazeteci Robert Fisk bu anlaÅŸmayı kastederek, "Amerikalılar Orta DoÄŸu'nun mezhep savaşında Åžiilerin tarafını tuttu" yorumunu yapıyor.

Robert Fisk’in bu yorumunu yabana atmamak lazım.

Bu anlaÅŸmayla ABD ve Ä°ran arasındaki buzların eridiÄŸi, sıcak iliÅŸkilere adım atıldığı kanaati (en azından ÅŸimdilik) çıkarılmasın. Her iki taraf da birbirini hala tehdit görüyor.

Obama’nın, "Bu uzlaÅŸma güven üzerine deÄŸil, teyit üzerine inÅŸa edildi. Gerçek görüÅŸ ayrılıklarımız var ve uluslarımız arasındaki zorlu tarih göz ardı edilemez. Ama iÅŸler deÄŸiÅŸti…" sözleri, en azından ABD’nin bakış açısını ortaya koyuyor.

ABD ve Ä°ran birbirini tehdit görse de daha devrimin ilk günlerinden beri, ortak menfaatlerin söz konusu olduÄŸu yerlerde kapalı kapılar ardında görüÅŸmeler yaptıklarını biliyoruz.

Åžimdiye kadar yazdıklarımız malumun ilanıydı. Asıl konuÅŸulması gereken bu anlaÅŸmanın Ä°ran, OrtadoÄŸu ve Ümmet çerçevesindeki etkileridir.

Ticari ambargonun kalkmasıyla Ä°ran’ın ekonomik olarak rahatlayacağı, daha özgüvenli olacağı, dolayısıyla iç ve dış siyasetinde daha cesur olacağı aÅŸikârdır.

Milliyetçi ve mezhepçi dış politikalarının ağırlığını daha fazla hissettirmesi makul bir beklentidir.

Suriye’de Esad’a verdiÄŸi destek mali olarak Ä°ran’ı yıprattı. Ä°çeride bu desteÄŸe itirazlar yükselmeye baÅŸladı. Bu yüzden son dönemlerde Suriye’ye yönelik desteklerinde küçülmeye gitmek zorunda kalmıştı. Olası ekonomik/ekonomik refah beklentisiyle beraber Esad’a olan desteÄŸini artırması kuvvetle muhtemeldir.

OrtadoÄŸu’da mezhebi ve milli ihtilafların artması için Emperyal güçlerin zaman zaman Ä°ran’a destek vermelerine ÅŸaşırmamak lazım.

Körfez ülkelerinin aksine, Ä°ran’ın ekonomik güçlenmeyle beraber bölgeye Åžii nüfusu bahane ederek fiili bir müdahalesini beklemiyorum.

Ä°ran politikasını yakinen tanıyanlar bilir ki Ä°ran, fiili/kaba güçle mücadele etmek yerine diplomasiyle, propagandayla ve küçük ekonomik müdahalelerle, ufak ama emin ve saÄŸlam adımlarla hedefine ulaÅŸmaya çalışır. Bu konuda gösterdiÄŸi sabır ve kararlılık takdire ÅŸayandır.

Ä°ran, OrtadoÄŸu baÅŸta olmak üzere diÄŸer Ä°slami coÄŸrafyalarda yaÅŸayan Åžii/Alevi kitle üzerinde yıllardır etkin olmaya çalışıyor. Bundan sonra bu kitleler üzerinden etkinliÄŸinin üst düzeye çıkacağını, yaÅŸadıkları ülke yönetimlerine raÄŸmen bir çaba içerisinde olmalarını bekleyebiliriz.

Bunlar, söz konusu anlaÅŸmanın Ä°ran için artı yanları; bir de eksi yanları var:

2 yıl önce Ä°ran’ın 5 ÅŸehrini görmeme vesile olan Ä°ran seyahatimden elde edindiÄŸim izlenimleri yanlış yorumlamıyorsam bu anlaÅŸma Ä°ran’ın iç iÅŸleyiÅŸinde büyük sancılara yol açacak.

GördüÄŸüm Ä°ran, çok etnik unsurlu bir ülke olup milli ve mezhebi (Åžia) asabiyet üzerinde bir arada tutunma izlenimini veriyordu.

Batı ambargosu, ülkede teknolojik ve refah olarak büyük sıkıntılara sebebiyet verse de bu sıkıntı insanları milli bir duygu etrafında kenetlenmesine vesile oluyordu.

Ä°nsanları, Esad hariç bütün Arapların, Ä°srail’in, ABD öncülüÄŸündeki Batı’nın ve hatta Türkiye’nin en ufak bir fırsatta Ä°ran’ı yok etmek istediklerine inanıyorlar.

Tüm bunlara raÄŸmen ancak Kum, Tahranın güney varoÅŸları, Kuzeydeki Azerbaycan bölgesi, MeÅŸhed ve kırsalda yaÅŸayan topluluklar mevcut yönetimi destekliyor.

Mollalara karşı büyük bir öfke var. Mollalar, Humeyni dönemindekiler ve yeniler olarak iki ayrı kategoride deÄŸerlendiriliyor. Eskiler saygıyla anılırken yeni jenerasyon Mollalar, ülkenin ana kaynaklarının başında oturmuÅŸ, devletin tüm imkanlarını kendilerine ve çevrelerine kullandırmakla itham ediliyorlar.

GençliÄŸin en az %51’i batılı lüks bir yaÅŸam hayali kuruyor ve bu sayı her geçen gün artıyor. Ülkede uydu anten yasak olmasına raÄŸmen Ä°sfahan ve Åžiraz’da neredeyse uydusu olmayan ev yok gibiydi.

Bu anlaÅŸmayla artacak olan refah ve lüks düzeyi ve bunun paylaşımı, Ä°ran yönetimine rejim olarak çok sancılı bir dönem yaÅŸatacaÄŸa benziyor.

Allah, her türlü sonucu ümmetin hayrına vesile kılsın.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.